26 Eylül 2007 Çarşamba

BİR BEYPAZARI GEZİSİ



Uzun bir tatilin ardından ilk yazımı bir geziye ayırmak istedim. Tatildeydim ama' çerkezkızı ' adına pek boş durduğum söylenemez. Hepsi yavaş yavaş gelecek karşınıza . Şimdi haydi Beypazarı'na.


BEYPAZARI

Bir hafta sonu Beypazarı’ndaydık . Öğlene doğru Beypazarı’na ulaştık.

Öğle saati olduğu için ilk işimiz yemek yemek oldu. Daha önceleri buraya iş sebebiyle sık sık gelip giden bir arkadaşımın (Ömer S.) tavsiyesi ile Taş Mektep’te Beypazarı’nın lezzetlerini tattık.



Ufaklık için tarhana çorbası , biz ise birer Beypazarı güveci söyledik. Nefis görünüyor değil mi



İncecik sarılmış yaprak dolmasının da tadına baktık.




Sıra geldi tatlıya: Höşmelim mi yoksa 80 katlı Beypazarı baklavası mı ! tercih yapmak çok zor geldi. Onların da tadına bakmak üzere birer birer sipariş verdik.

Tatlıların fotoğrafını ufaklıkla uğraşmaktan çekemedim. Baklava güzeldi ama höşmelim çok daha güzeldi. Daha önceden bildiğim kadarıyla höşmelim içinde peynir olur ama bunda yokmuş . Belediye tarafından bastırılan tanıtım kitapçığında un, süt, kaymak, tuz, yağ ve şeker ile yapılan bir tatlı olduğu yazıyor. Tatlıların tadı damağımızda kalarak hesabı istedik….


Sıra geldi gezmeye.Neden Filiz akın sokak var derken Filiz Akın’ın ailesiyle birlikte yaşadığı konağın bulunduğu sokağın isminin “Filiz Akın Sokak” olarak yeniden adlandırılmış olduğunu öğrendik. İlk olarak Hıdırlık tepeye çıktık. Manzara müthiş öyle değil mi…



Daha sonra yolumuz Hakim evi yanındaki Yaşayan Müzeye düştü. Bu gün ki yaşayan etkinliği ebru sanatı ve kumaş baskıymış. Ben de ebru yapmayı tercih ederek bir lale çalıştım.

İlk sefer için hiç de fena değil hani…




Tarihi evleri, maden suyu ve telkâri gümüş işçiliği ile herkesin bildiği Beypazarı’nda sokak çarşılarını gezerken en çok karşılaştığınız şeylerden bir kaçı ise ev yapımı tarhana, erişte ve Beypazarı kurusuydu. Burada üretilen havuç ise Türkiye üretiminin %60’ını karşılıyormuş.

Bunlar da pamuklu kumaşa baskı made in Beypazarı eşarpları…Annelere hediyelik.




Un, süt ve tereyağ ile yapılan ve ilk pişimden sonra, henüz nispeten yumuşak bir kıvamda olan Kurular ikinci pişimden sonra tepsilerde soğumaya bırakılıyormuş.

Bu sefer bir kuru fırınına giremedim . Ufaklıkla gezi zor oluyor. Bir daha gidersek Beypazarı’na mutlaka kurunun nasıl yapıldığına bakacağım.

Öğrendiğim kadarıyla bu Kurular uluslararası üne sahip olan İskoç bisküvisine(shortbread) rakipmiş ve 1 yıl boyunca tazeliğini koruyabiliyormuş….


İşte meraklısına İskoç bisküvisi ile ilgili bazı linkler darısı bizim kuruların başına …

http://www.joyofbaking.com/shortbreads/shortbreadcookies.html

http://www.shortbread.com/

http://www.britainexpress.com/articles/Food/butter-shortbread.htm

Hiç yorum yok: