15 Aralık 2009 Salı

YENİ YIL MENÜSÜ


Yeni yıla çok az kaldı. Sizler de eminim bu işin biraz meraklısıysanız ''ne pişirsem'' sorusunu sormaya başlamışsınızdır. Ben menümü oluşturmaya başladım.
İşte size nefis bir börek tabii meraklısına...
Annemin tarifi ile SU BÖREĞİ...

MALZEMELER:

4 yumurta

1/2 su bardağı su

5 su bardağı un

1 yemek kaşığı Tuz

200 gr tereyağı (yufkaların arasını yağlamak için)


YAPILIŞI:

Bir kabın içine un koyun, yumurtaları kırın, su ve tuz ekleyin

Kulak memesinden daha sert bir hamur yapın.

Gerekirse biraz daha un ekleyin.

Üstünü nemli bir bezle örterek bir süre dinlendirin.

Hamuru 10 bezeye bölün açın.

İki adet yufka haşlamadan bekletiN

Tüm yufkalar açıldıktan sonra büyük bir tencerede kaynayan suya tuz atın.

Her yufkayı ikiye bölerek bu suda iki dakika kadar teker teker haşlayın.

Haşlanan hamuru sıcak sudan çıkarıp soğuk suyun içine atın.

Yine bir el kevgiriyle alıp, ters çevrilmiş süzgecin üzerine serin.

Tepsiyi yağlayın, haşlanmayan yufkalardan birisini tepsiye yayın, üstüne eritilen tereyağından 2-3 kaşık sürün.

Her hamurun üstünü yağlayarak 4 adet yufkayı serin.

Üzerine peyniri yayın.

Kalan 4 yufkayı da aynı şekilde dizin.

En üste haşlanmayan yufkayı serin..

Üstüne yine yağ sürüp 190 dereceye ısınmış fırında kızarana kadar pişirin.

Afiyet Olsun.



10 Aralık 2009 Perşembe

MUZLU RULO PASTA

İşte '' ö z e l m u t f a k t a '' pişenlerden bize düşenler:

PANDİSPANYA

Malzemeler:
5 yumurta
5 kahve fincanı pudra şekeri
5 kahve fincanı un
1 kahve fincanı su
1 paket kabartma tozu
1/2 limonun suyu
1 fiske tuz

Yapılışı:
Tuz ve yumurtayı çırpın.
Şekeri ilave edip çırpmaya devam edin.
Boza kıvamına gelene kadar çırpın.
Su ve unu ekleyin. Tekrar çırpın.
En son kabartma tozunu ve limonu ilave edip karıştırın.
Yağlı kağıt serili tepsiye ince bir kat halinde serip 170 dereceye ısınmış fırında pişirin.
Fırından çıkarınca bir bez üstüne alıp üzerine krema sürün
Ortasına iki muzu yerleştirip rulo şeklinde sarın.
Üzerine de krema sürüp krem şanti ile süsleyin.
Buzdolabına koyup bir süre soğumasını bekleyin.

İşte rulo pastanız servise hazır.
Afiyet olsun....

Kreması için daha önce hazırladığım meyveli rulo pasta 'nın tarifine göz atabilirsiniz...


8 Aralık 2009 Salı

SÜNGER KEK KURABİYELERİ

İsterseniz muffin kaplarına isterseniz başka bir kalıba koyarak değişik şekilli kek kurabiyeler yapabilirsiniz.
MALZEMELER:
50 gr tereyağ
2 yumurta
1 paket vanilya
90 gr tozşeker
75 gr un
3-4 yemek kaşığı damla çikolata

YAPILIŞI:
Damla çikolata hariç tüm malzemeleri mikserle çırpın.
Oluşan cıvık hamura damla çikolatayı da ekleyip karıştırın.
12'li mufin kalıplarının içine yağlı kağıt kesip yerleştirin.
Karışımı kaşık yardımıyla paylaştırın.
Fırına girince kurabiyeler yayılıp kalıbın şeklini alacak.
190 dereceye ısınmış fırında pişirin.
Afiyet olsun.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Yemek isimleri ne söyler?




Uzun yıllar önce gittiğim restoranlarda ve özellikle de yurtdışında bazı yemek isimlerinin sık sık karşıma çıktığını fark eder ama anlamlarını bir türlü çözemezdim.

Daha sonra ülkemiz restoran manzarası çeşitlendikçe bu tür sık tekrarlanan yemek isimleri burada da karşıma çıkmaya başladı. Vaktiyle benim çektiğim sıkıntıyı çekmelerini istemediğim okurlarım için bazı çok yaygın yabancı isimli yemeklerin adlarının ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum.

Alfredo: Daha çok bir makarna sosu olarak bilinen bu sos, 1920'li yıllarda restorancı Alfredo di Lello tarafından yaratılmıştır. Krema ya da beşamel sos ile tereyağı ve peynirin karıştırılması ile elde edilir. Örnek: Fettuccine Alfredo.

Amandine: Bademle yapılmış anlamına gelir. Ya bademe bulanmış ya da üzerine badem serpilmiş olan yemeklere verilen bir isimdir. Örnek: Tavuk Amandine (Almondine).

Au Gratin (O'Graten): Peynir ve/veya ekmek kırıntıları ile kaplanıp üstten ızgarayla veya fırında eritip çıtır hele getirme işlemine verilen isimdir. Peynirli beşamel sos ile kaplayarak fırınlamak da bu anlama gelir. Örnek: Karnabahar O'Graten.

Bruschetta: Duruma göre ‘Brusketta' veya ‘Bruşetta' diye okunur. Kızarmış ekmek dilimi üzerine sarmısak, domates ve taze fesleğen karışımı sürülerek yapılan bir kanepedir.

Carbonara: ‘Karbonara' okunur. Eskiden İtalya'da kömür madeninde çalışan işçilerin geliştirdiği bir yemekmiş. O nedenle ‘karbon' kelimesini içerir. Bir makarna sosudur. İçinde yumurta, krema ve beykın ile parmesan peyniri bulunur. Örnek: Spagetti Karbonara.

Cordon Bleu: ‘Kordon Blö' okunur. Fransızca'da ‘mavi kurdele' anlamına gelen bir kelimedir. Ayrıcalıklı şeflere verilen bir ödüldür bu. İnce dövülmüş bir etin içine giren dolgu malzemesi olup, gruyer peyniri ile jambon ya da prosciotto'dan oluşur. Örnek: Tavuk Cordon Bleu.

Creole: ‘Kriyol' okunur. ABD'nin New Orleans şehrinin pişirme tarzına verilen isimdir. Bu şehir geçmişte Fransız işgalinde kalmış olan bir yer olduğundan, mutfaklarında Fransız etkileri yaygın olarak görülür. Creole mutfağı da işte Fransız etkisinde kalmış olan Güney mutfağıdır. Çok yaygın olarak kullandıkları bir de Creole baharatı vardır ki bu da muhtelif biberlerin kurutulmuş bir karışımıdır.

Florentine: ‘Florentin' okunur. İtalya'nın Floransa şehrinin tarzı anlamına gelir. Yani ‘Floransa usulü' anlamına. İsmi ‘Florentin' olan yemeklerin içinde mutlaka ıspanak bulunur ve çoğu zaman da beyaz sos. Örnek: Tavuk Florentin.

Kiev: Bizde genelde ‘Kievski' şeklinde kullanılan bu isimdeki yemek, maydanozla karıştırılmış ve dondurulmuş tereyağının etrafını ince bir tavuk eti ile sarıp, sonra da bunu ekmek kırıntılarına bulayıp kızartmayı içeren bir yemektir.

Marinara: Domates, sarmısak, soğan ile taze fesleğen ve taze kekik ile yapılan bir sostur.

Niçoise: ‘Nisuaz' okunur. ‘Nice şehrinde hazırlandığı şekilde' anlamına gelir. Bu yemeklerin içinde tipik olarak zeytin, ançuez ve domates bulunur. Örnek: Nisuaz Salatası (Salad Nicoise).

Parmigiana: İtalya'nın yalnızca Parma kentinde üretilen Parmigiano-Reggiano peynirinden yapılan yemeklere verilen isimdir. Diğer tür parmesan peynirleri kullanılarak da yapılabilirler. Bu yemekler peynir ve ekmek kırıntıları ile kaplanıp kızartılarak hazırlanırlar. Örnek: Patlıcan Parmigiana.

Pavlova: Yumurta beyazından yapılan ve fırında çıtır hale gelene dek pişirilen bir mereng (beze) içine çırpılmış krema ve meyve doldurulmak suretiyle hazırlanır. Ünlü Rus balerini Anna Pavlova'nın adını taşır. Sebebi de, Pavlova'nın giydiği kabarık balerin eteklerine (tütü) benzemesidir.

Primavera: İtalyanca'da ‘ilkbahar tarzı' anlamına gelen bir kelimedir. Genellikle taze ve mevsimsel sebzeler kullanılarak yapılan yemeklere verilen bir isimdir.

Provençal: ‘Provensal' okunur. Fransa'nın güneyindeki ‘Provence bölgesinin tarzında' anlamına gelir. Provensal yemeklerde genellikle domates, sarmısak, sardalye ve zeytinyağı bulunur.

Stroganoff: İnce kesilmiş bonfile şeritleri, ekşitilmiş taze krema, mantar ve tereyağı ile yapılan oldukça ‘zengin' bir yemektir. 1890'lı yıllarda St. Petersburg'da düzenlenen bir aşçılık yarışmasında birincilik ödülünü kazanan şefin verdiği bir isimdir. Şef, o sırada Rusya'nın soylu ve ünlü bir ailesi olan Kont Pavel Aleksandroviç Stroganov'un malikanesinde çalışıyormuş ve patronunun ismini bu yemeğe vermiş: Böf Stroganoff.

Tandoori: ‘Tanduğri' okunur ve ‘tandır' anlamına gelir. Çok ünlü bir Hint yemeğinin ismidir. Bu aslında geleneksel bir Hint yemek pişirme metodunun adıdır. Bu yöntemde yemekler, tandır adı verilen tuğla kaplanmış çukur fırınlarda pişirilir. En ünlü örnek Tavuk Tanduri'dir.

Teriyaki: Ünlü bir Japon yemeğinin adıdır. Bu yemekte bir çeşit et, içinde soya sos, zencefil ve şeri olan bir karışımda marine edilir ve ardından ızgarada pişirilir. Örnek: Tavuk Teriyaki.

Verde: İspanyolca'da ‘yeşil' anlamına gelen bir kelimedir. Genelde ıspanak ile renklendirilen ve soğuk balık yemeklerinin üzerine dökülen bir sos türü için kullanılan bir isimdir.

Yazan: ARMAN KIRIM

14 Kasım 2009 Cumartesi

DAHA NE KADAR GDO'LU ÜRÜN YİYECEĞİZ!?
























BİR YILMAZ ÖZDİL YAZISIDIR:

Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.

Ne verirlerse...Onu yiyeceksiniz.

Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.





devamını merak ediyor musunuz!!! Buraya tıklayın...

OĞLUMA MASAL




































Bu gün Oğlumun DOĞUMGÜNÜ....


Canım benim iyi ki doğdun ve iyi ki varsın.

Minik tosbaa'm 5 yaşına girdi... Koskoca(!!) 4 yılı geride bıraktı:))

Fotoğraf, okulunda kutladığımız
doğumgünü için hazırladığım pasta ve arkadaşlarına dağıttığı hediye kurabiye ile bonibonlara ait....

OĞLUMA MASAL

Bir varmış, bir yokmuş, oğlum, yeryüzünün birbirinden ırak üç bucağında bir boyda, bir yaşta üç delikanlı varmış, oğlum. Yeryüzünün üç bucağındaki üç delikanlı ne birbirlerini görmüşlermiş, oğlum, ne de birbirlerinin adını sanını duymuşlarmış.

Gel gelelim, yeryüzünün birbirinden uzak üç bucağında yaşayan bu üç delikanlı, “sonsuz sağlık” tasını bulmak için bir saatte, bir günde, bir yılda yurtlarından yola çıkmışlarmış, oğlum...

“Sonsuz sağlık” tası dağlarla dağların ardında, kanlı bir kuyunun içindeymiş. Dağlarla dağların ardındaki kanlı kuyuda gizlenen “sonsuz sağlık” tasını bulmak için birbirinden ırak üç ülkede yaşayan üç delikanlı birbirinden ayrı üç yola sapmışlar, oğlum.

Birinci delikanlı yürümüş, yürümüş, aşınmış demir çarıkları, demir sopası, bir söğüt dalı gibi incelmiş, yolunun yarısında oturmuş biraz dinleneyim diye. Gözleri kapanmış yorgunluktan birinci delikanlının. Bir de birinci delikanlı uyanmış ki, oğlum, başucunda elleri kınalı, gözleri sürmeli güzeller güzeli bir kız duruyor. Kız: “Böyle nereye delikanlı?” demiş. Delikanlı: “Sonsuz sağlık tasını bulmaya” demiş. Kız: “Sonsuz sağlık tası dağlarla dağların ardındaki kanlı kuyudadır. Oraya ulaşmaya yaşaman yetmez. Günleri sayılı olanlar, sayılı günlerini tatlı geçirmeli. Sen arısın, ben çiçek. Burada benimle kal. Balımı al,” demiş.

Birinci delikanlı eğmiş başını, oğlum. Kalmış yolda.

Birinci delikanlı yarı yolda kalmışken, ikinci delikanlı yürür de yürürmüş, yürür de yürürmüş. Yorulup uyuyakalmayayım diye bir yandan bıçağıyla yaralar açarmış gövdesinde, bir yandan da yaralara tuz ekermiş. Ağrıları öyle çokmuş ki ikinci delikanlının, oğlum, yorgunluğu duymamış; yalnız susuzluktan dili yapışmış damağına. Öyle susamış ki ikinci delikanlı, oğlum, karşıda pırıl pırıl yanan bir su görünce tutamamış kendini koşmuş suyun başına. Su güneşin altında altın gibi ışıldarmış. İkinci delikanlı bir yudum içmiş altın sudan, öyle bir serinlik duymuş ki oğlum, bir daha su başından ayrılmamış. Kalmış yolun üçte ikisinde.

Birinci delikanlı yarı yolda, ikincisi yolun üçte ikisinde kalmışlarken, üçüncü delikanlı yürürmüş. Susarmış, içmezmiş yoluna çıkan ışıltılı sudan; yorulurmuş, dinlenmezmiş elleri kınalı, gözleri sürmeli güzeller güzelinin dizinde... Yürümüş de yürümüş, yürümüş de yürümüş. Böyle yürüyen sona erer, oğlum.


Sen de onun gibi yorulmadan, sen de onun gibi inanarak yürü, oğlum. İnanan sona erer...










Nâzım Hikmet, Masallar, Hikayeler


KAKAOLU KURABİYE

MALZEMELER:

150 gr tereyağ

1.5 su bardağı un

1/2 su bardağı kakao

1 su bardağı şeker

2 çay kaşığı kabartma tozu

1/2 paket vanilya

3 yemek kaşığı süt


YAPILIŞI:

Oda sıcaklığındaki tereyağ ile diğer malzemeleri karıştırın.

Hamur toplanınca yağlı kağıt arasında açın.

Kalıplarla kesin.

Kağıda yapışıyorsa biraz buzdolabında bekletin.

180 dereceye ısınmış fırında 8-10 dakika pişirin.

Tepsinin dışında soğumaya bırakın.

Afiyet olsun...